
Hayatımız boyunca pek çok insanla karşılaşıyoruz. Bazılarıyla henüz göz göze gelir gelmez içimizde bir sıcaklık hissederken, bazıları daha ilk saniyelerde bir mesafe yaratıyor. Peki bu durum tamamen duygusal mı, yoksa beynimizin hızlı çalışan bir değerlendirme sistemi mi var?
Araştırmalar, beynimizin bir kişiyi “çekici”, “güvenilir” veya “yakın hissettiren” biri olarak değerlendirmesi için sadece birkaç yüz milisaniyeye ihtiyaç duyduğunu ortaya koyuyor. Yani saniyeler bile uzun; beyin yaklaşık 150 ila 500 milisaniye içinde karşısındaki kişiye dair bir ilk karar veriyor. Bu ilk izlenim, çoğunlukla yüz ifadeleri, ses tonu, beden dili gibi işaretlere dayanıyor ve farkında olmadan oluşuyor.
Beynin bu hızlı değerlendirmesinin merkezinde ise duyguların işlendiği alanlar yer alıyor. Özellikle “ödül sistemi” adı verilen bölge, karşımızdaki kişiden gelen ipuçlarına göre dopamin adlı mutluluk kimyasalını salgılamaya başlıyor. Eğer bu süreç olumlu işlerse, kişi hakkında pozitif bir bağ oluşuyor. Bu durum da “onu sevdim” ya da “bu insan bana iyi geldi” hissini yaratıyor.
Ancak şunu da unutmamak gerekir: Bu ilk değerlendirme, beynin hızlı ama yüzeysel bir analizidir. Gerçek anlamda birini “sevmek” zaman, deneyim ve karşılıklı etkileşimle şekillenir. İlk anda duyulan yakınlık, uzun vadede kalıcı bir sevgiye dönüşebilir ya da yüzeysel kalabilir.
Sonuç olarak, evet — beyin birini sevip sevmediğine dair ilk fikrini saniyeler içinde oluşturabilir. Ama bu sadece bir başlangıçtır. Kalıcı bir sevgi ya da bağ kurmak için zaman, güven ve gerçek etkileşim gerekir. Beynin hızlı yargısı bir kıvılcım olabilir; ama ateşi yakmak kalbin ve aklın uzun vadeli işidir.